Sayfalar

Çarşamba, Şubat 01, 2012

Rüya Gibi Takım - Barcelona (2.Kısım)

 Hikayenin ilk kısmı için: http://ortasekerlikahve.blogspot.com/2012/01/ruya-gibi-takm-barcelona-1ksm.html


  Böyle bağırınca bu,  öndekiler bize baktı meraklı gözlerle.Xavi,kızgın bir şekilde: ''  Yok bi şey,devam edin...'' diyerek tersledi bunları.İniesta bakmaya devam etti, '' Dön önüne,sikerim! '' diye çıkıştı buna Xavi.Bunun üzerine de, İniesta: ''Kimi sikiyon lan sen! Tavuk mu sikiyon! Ulan! yaşı var dedik,abimizdir dedik; laf etmedik, buraya kadar geldi lan!'' diye bağırdı. Bunu duyan Xavi, hışımla çullandı İniesta'nın üzerine.Ayırdık bunları.Ben Xavi'yi tutup geri çektim,Bağrışmaya,küfürleşmeye devam ediyorlardı,kulağına yaklaştım: ''Şimdi yeri değil,sakin ol abi...''dedim,''Dışarda beraber sikeriz biz bunun belasını,hoca bakıyor şimdi...'' diye sanki lisedeymişiz gibi uyardım onu.''Sikerim Hoca'yı da, Onu da ! '' diyerek bir liseli gibi bağırmaya devam etti.Sonra sakinleşti; ama iş işten  geçmiş, Guardiola tüm söylenenleri duymuştu.Kovdu bunu idmandan,uzaklaştırdı. Bize, ''Siz serbest top çalışması yapın çocuklar,ben gelicem şimdi'' diyerek o da sanki bir lise hocasıymış gibi Xavi'nin peşinden gitti...

 Ortam gergindi, Messi birden ortamı neşelendirmek için elinde topla çıkageldi: ''Toplanın beyler! Sıçan Oynuyoruz ! ''. Hepimiz toplandık ortaya,Messi aniden; '' En son oturan ! '' diye bağırdı ve eş zamanlı  olarak oturdu.Ben daha eğilmeye fırsat bulamamışken herkes yerdeydi.Ben sap gibi,göt gibi,adeta dul bir kadın gibi kalmıştım ortada. Adamlar gerçekten de bir bütündü.Eeee boşuna dünyanın en iyi takımı değillerdi, hepsi gerçekten tek vücüt gibiydi.Lakin çok kararlıydım,oyun başlar başlamaz,bunaltıcı bir pres uygulayacak,topu hemen kapıcaktım. Oyuna başlamak üzereydik,kendimden emin bir şekilde ayağımı sallıyor,başlamalarnı bekliyordum; lakin hesap etmediğim bir şey vardı.İçinde bulunduğum grup dünyanın en iyi pas yapanlarıydı...Bu ibnelere top dayanmazdı,topu birbirlerine vura vura eskitirlerdi bir gün içinde. Ama kararlıydım, o topu mutlaka kapacaktım! Topu elinde tutan Messi'nin karşısna geçtim,''Hadi başlayım ! '' dedim.Elindeki topu bıraktı.Hemen koştum üzerine. Yere düşer düşmez, topu sağa attı; çok yakındım, hemen hamle yaptım ve müdahale ettim topa, sonra da kontrol ettim sevinçle.''Hop!'' dedi gülerek; ''İlk top serbest...''.Etraftakiler de güldü benim bu tezcanlı halime.''Daha dur,çok taşak geçicez senle'' gülüşüydü bu...

  Aradan bayaa bi zaman geçmişti,it gibi basmaya devam ediyor;lakin topu bir türlü alamıyordum.Deli
olmuştum.Yediğim çalımların, beşliklerin, fake'lerin haddi hesabı yoktu; ama hala müptela gibi koşuyordum topun peşinde.Utancımdan gözlerim dolmuştu,çok sinirlenmiştim.Dokunsalar ağlardım; ama  belli etmiyordum heralde, çünkü koşmaktan her tarafım kızarmış,terlemiş olmalıydı.
Ben böyle artık tam göz yaşlarıma hakim olamaycakken birden ''o'' geldi imdadıma, yanındaki Guardiola ile birlikte...

  İsmail Güldüren'di bu ! Evet, oydu... Bi dakka lan ! Şaka-maka bu İsmail Güldüren'di...Hemen unuttum sıçanı falan'' Ulağğn'' dedim içimden,'' Ne işi var bunun Barça'da ??? ''. O an kendimin değil de,İsmail Güldürenin orda olmasını yadsıdım dostlarım,rüyanın etkisi işte...Neyse, tanışma faslını geçtik.O sonradan geldiği için,otomatik olarak o geçecekti ortaya,ben kurtulmuştum, önemli olan da buydu benim için.İsmail Güldüren'i bilmeyen dostlar için anlatayım: ''Kesici defans''dendi mi; akla gelen sayılı kişilerdendir İsmail...Belki de en kesicisi o'dur. Kesici derken,bu adam şaka-maka keser yani... ne demek istediğimi daha açık anlatayım;İsmail, kasaplıkla futbol'u birbiriyle harmanlamış bir sanatçıdır.Evet,evet onun yaptığına ancak sanat denilebilir... R.Madrid'li Pepe falan, İsmail'in yanında melek kalır.Bugün bir Messi, bir C.Ronaldo futbol oynayabiliyorsa bunda, daha evvelden İsmail'le karşılaşmamış olmaları da çok önemli bir etkendir. Ama Messi içini ferah tutabilirdi artık, ne de olsa takım arkadaşı olmuştu İsmail.İşte şimdi Madrid düşünsündü !

   İsmail geçti ortaya, tabii o da deli oldu.Her çalımda ben de coşturdum ortamı... Atılan çalımlara; kah '' Ooooowww!'', kah ''Obaaaa!'' , kah da ''Olleeeey! ''diyerek kendimden geçtim.Ama çabuk sıkıldım; çünkü top,daha ayağıma değmemişti. ''Şahsi oynamayalım beyler ! '' diye uyardım diğerlerini,el kaldırdıp topu istedim.Top Messi'deydi, önce bana atarmış gibi yaptı; sonra Puyol'e yolladı.İsmail fake'i yemedi,topu da kapamamıştı gerçi; ama topu alan Puyol'u fena sıkıştırmıştı. Puyol o baskı altın topu bana dogru yollamaya çalıştı.Gerçekten zayıf bir pastı bu. Takıma kendimi ispat etmeliydim,nolursa olsun o topu almalı,Puyol'u kurtarmalıydım... Top hafif havalandıktan sonra orta bi yere düştü;yavaş yavaş bana geliyordu.Topa dogru koşuyordum; lakin İsmail de topa dogru var gücüyle koşuyordu...

   O an rüzgar esmiyor, ses işitilmiyordu; hatta her yer kararmıştı. Simsiyah bir sahnede sadece 3'ümüz vardı: ben, İsmail ve aramızdaki top. Zaman ağır ağır işliyordu.İkimizde, aşağı yukarı aynı anda topa ulaşmıştık;lakin ben bir adım öndeydim.İsmail topa dogru ayağını uzatarak kaydı.Ben de  ustaca bir bilek hareketi ile topu sağa çektip topu kurtarmıştım. Top geçmişti; lakin adam da geçebilecek miydi?..  Topun geçtiğini gören İsmail, ayağını sol kaval kemiğime doğru kaldırdı ki... Tam o anda korkuyla uyandım.

  İşte dostlarım olay bu.Hayır gerçekten anlayamıyordum, sabaha kadar  düşünüp durdum: ''Ben o kadar çalımı yiyecek adam mıydım laağn ?! '' dedim kendime, gözlerimi kısarak...  
                                                                                                                             Fin.
                                                                                    
                                                               
                                                     

Hiç yorum yok: